Webtekeşfet
  • 1
    • Yeni Bildirim
    • Duyurular
      2 Gün Önce
    • Tüm Yeni Bildirimler
  • 0
    • Gelen Mesaj
    • Tüm Yeni Mesajlar
    • Giriş Yap
Webtekeşfet
Hoş Geldiniz...


  • Ana Sayfa
  • Teknoloji
  • Sosyal Medya
  • Yemek
  • Ekonomi
  • Kadın
  • Erkek
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

  Gece Modu

Bizi Takip Et.

© copyright 2023

Teknoloji
Ne Araştırıyosan Webtekesfet.

* YENİ SPONSORLU REKLAM *
Anasayfa SureHac Suresi Okunuşu ve Anlamı

Hac Suresi Okunuşu ve Anlamı

Webtekeşfet   - 11 ay önce
0 322
18 dk okuma süresi

Hac Suresi Okunuşu ve Anlamı

Hac Suresi 22.Ayet

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
22:1

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْۚ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظ۪يمٌ

Ey insanlar, Rabbinizden (saygı ile) korkup (kaygı ile) sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük (ve çok ürkütücü) bir şeydir. (korkulması ve hazırlıklı olunması gereken bir hadisedir)
22:2

يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّٓا اَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارٰى وَمَا هُمْ بِسُكَارٰى وَلٰكِنَّ عَذَابَ اللّٰهِ شَد۪يدٌ

Onu (kıyamet dehşetini) gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiği bebeğini unutup geçecek ve her gebe (kadın) kendi yükünü düşürecektir. İnsanları da sarhoş olmuş (aklını yitirmiş gibi) görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah’ın azabı pek şiddetlidir.
22:3

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَر۪يدٍۙ

(Cahil ve gafil) İnsanlardan kimisi de, (yeterli) bilgisi (ve gerçeği arama niyeti) olmaksızın Cenabı Allah c.c. hakkında (O’nun kaderi, kudreti ve Kur’an hükümleri konusunda rastgele) mücadele etmekte (tartışmaya girişmekte) dir; (ve böylece) azgın ve saptırıcı şeytanın (ve şeytanlaşmış kaypak ilim adamlarının) peşine düşülmektedir. (Yani Allah hakkında bilgisi olmaksızın (delilsiz dayanaksız)tartışmaya girişmekte ve her azgın-kaypak şeytanın(ve şeytan kafalı insanların)peşine gidilmektedir. )
22:4

كُتِبَ عَلَيْهِ اَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَاَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْد۪يهِ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ

(Şeytanlar ve şeytanlaşmış insanlar hakkında) Ona yazılmıştır (ve karara bağlanmıştır ki) ; “Kim onu veli edinirse, şüphesiz o (şeytan) onu şaşırtıp-saptırıverir ve onu çılgın ateşin azabına yöneltir.”
22:5

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنْ كُنْتُمْ ف۪ي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَاِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْۜ وَنُقِرُّ فِي الْاَرْحَامِ مَا نَشَٓاءُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُٓوا اَشُدَّكُمْۚ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفّٰى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ اِلٰٓى اَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْـًٔاۜ وَتَرَى الْاَرْضَ هَامِدَةً فَاِذَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَٓاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَاَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَه۪يجٍ

Ey insanlar, eğer, tekrar diriltileceğinizden bir şüpheniz varsa size açıkça gösterelim diye sizi topraktan yarattık, sonra spermden, sonra embriyodan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık. Dilediğimizi adı konmuş bir süreye kadar rahimlerde tutar ve sizi bebek olarak çıkarırız. Sonra siz yetişip, erginlik çağına gelirsiniz. Kiminizin (erken) canı alınır, kiminiz de bildiği şeyleri unutacak derecede ömrünün en düşkün (ihtiyar) dönemine ulaştırılır. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.
22:6

ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّهُ يُحْيِ الْمَوْتٰى وَاَنَّهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ

İşte böyle (bütün bunlar gösterir ki) ; şüphesiz Allah, hakkın ta kendisidir ve şüphesiz O ölüleri diriltir ve gerçekten her şeye güç yetirendir.
22:7

وَاَنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ لَا رَيْبَ ف۪يهَاۙ وَاَنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ

Gerçek şu ki, kıyamet saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir.
22:8

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍۙ

İnsanlardan kimi, hiçbir (gerçekçi ve geçerli) bilgisi, hidayet edici ve haklı yolu gösterici (bir delili) , ve aydınlatıcı bir kitabı (nur ve huzur verici kaynak bir eseri) bulunmaksızın Allah hakkında (boşuna) mücadele edip çekişmektedir.
22:9

ثَانِيَ عِطْفِه۪ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِۜ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذ۪يقُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ عَذَابَ الْحَر۪يقِ

(Böyleleri) Allah’ın yolundan saptırmak amacıyla ‘gururla salınıp-kasılarak’ (hainlik ve cahillikle hareket etmektedir) , dünyada (her türlü) rezillik onun içindir, kıyamet günü de yakıcı azabı ona tattıracağımız kimselerdir.
22:10

ذٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَاَنَّ اللّٰهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِ۟

” (Ey insan) işte bu (ahiret azabı) iki elinle yapıp (önden) gönderdiklerindir” denilecektir. Zira Allah kullarına asla haksızlık edici değildir.
22:11

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللّٰهَ عَلٰى حَرْفٍۚ فَاِنْ اَصَابَهُ خَيْرٌۨ اطْمَاَنَّ بِه۪ۚ وَاِنْ اَصَابَتْهُ فِتْنَةٌۨ انْقَلَبَ عَلٰى وَجْهِه۪۠ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةَۜ ذٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُب۪ينُ

İnsanlardan kimi de (Din’in tamamına değil, rahatına ve menfaatine uygun tarafından ve) bir ucundan (tutarak) Allah’a ibadet etmektedir. Eğer, (Allah’ın takdir ve taksiminden ve Kur’an’ın hükümlerinden) kendisine hayır (lı ve yararlı gördüğü bir şey) dokunursa, bununla tatmin (ve razı) olup beğenmektedir. Eğer kendisine (sıkıntı verecek ve sorumluluk yükleyecek) bir fitne isabet ederse, (zor ve zahmetli bir emir ve imtihandan geçirilse, hemen) yüzüstü dönmektedir. (Allah’ın emrini ve kaderini bilmezlikten gelir. Nefsi bahanelerle hizmet ve mesuliyetten kaçıverir) . İşte o, (gibileri) dünyayı da ahireti de kaybetmiştir. İşte bu en büyük ziyan ve en açık hüsran (demektir).
22:12

يَدْعُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنْفَعُهُۜ ذٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَع۪يدُ

(Böylesi gafiller) Allah’tan başka, (bir de) kendisine ne zararı ne de yararı dokunmayacak şeylere (kendileri gibi aciz ve çaresiz kimselere) yalvarıp dua etmektedir. İşte bu, çok derin ve çirkin bir sapıklık halidir.
22:13

يَدْعُوا لَمَنْ ضَرُّهُٓ اَقْرَبُ مِنْ نَفْعِه۪ۜ لَبِئْسَ الْمَوْلٰى وَلَبِئْسَ الْعَش۪يرُ

Veya, (tutup) zararı, faydasından daha yakın olana tapınıp yakarıverir. (Hâlbuki güvendiği ve medet beklediği o kimse) ne kötü bir yardım edici ve ne kötü bir sahiptir!.. (ki kendisine bağladığı insanları Allah’ın yolundan ve davasından etmektedir.)
22:14

اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ اِنَّ اللّٰهَ يَفْعَلُ مَا يُر۪يدُ

Şüphesiz ki Allah, (gerçekten ve samimiyetle) iman edip (Güzel Ahlak, doğruluk, namaz, oruç, zekât ve cihat gibi) salih amel işleyenleri, altından ırmaklar akan cennetlere yerleştirecektir. Çünkü Allah, her istediğini (hikmet ve adaletle) yapabilendir.
22:15

مَنْ كَانَ يَظُنُّ اَنْ لَنْ يَنْصُرَهُ اللّٰهُ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ اِلَى السَّمَٓاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغ۪يظُ

Her kim Allah’ın O’na (davet ve istikamet yolunda sebat ve sadakat ehli kuluna) ne dünyada, ne de ahirette asla yardım etmeyeceğini (ve başarıya eriştirmeyeceğini) sanıyor (ve savunuyorsa, aldanıyor ve şeytani karakterinden böyle söylüyor.) Hele göğe (darağacı gibi) bir araç uzatsın (ve ipi boynuna taksın) sonra (ayaklarını yerden) kesiversin de baksın (bakalım, ruhundaki nifaktan dolayı) kurduğu tuzak içindeki öfkesini giderebilecek mi? (Hâlbuki hainler ve kâfirler çatlasa da, Allah elçilerini muvaffak, dinini hükümran kılıverecektir.)
22:16

وَكَذٰلِكَ اَنْزَلْنَاهُ اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍۙ وَاَنَّ اللّٰهَ يَهْد۪ي مَنْ يُر۪يدُ

İşte biz onu (Kur’an’ı) apaçık ayetler olarak indirdik; şüphesiz Allah, dilediğini hidayete yöneltir.
22:17

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَالَّذ۪ينَ هَادُوا وَالصَّابِـ۪ٔينَ وَالنَّصَارٰى وَالْمَجُوسَ وَالَّذ۪ينَ اَشْرَكُواۗ اِنَّ اللّٰهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌ

Muhakkaktır ki; iman edenler, Yahudiler, yıldıza tapanlar (Sabiiler) Hristiyan kesimler, ateşe tapanlar (Mecusiler) ve müşrikler (bunların hepsiyle ilgili) ; şüphesiz Allah, kıyamet günü aralarını ayırıp (hükmünü ve hak ettiklerini verecektir) . Doğrusu Allah, her şeyin üzerinde hakkıyla şahittir.
22:18

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَمَنْ فِي الْاَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَٓابُّ وَكَث۪يرٌ مِنَ النَّاسِۜ وَكَث۪يرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُۜ وَمَنْ يُهِنِ اللّٰهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍۜ اِنَّ اللّٰهَ يَفْعَلُ مَا يَشَٓاءُ

Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah’a secde etmektedirler. Birçoğu üzerine azap hak olmuştur. Allah kimi aşağılık kılarsa, artık onun için bir yüceltici yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapandır. (Her işini hikmet ve adaletle görendir.)
22:19

هٰذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا ف۪ي رَبِّهِمْۘ فَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍۜ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُؤُ۫سِهِمُ الْحَم۪يمُۚ

İşte şunlar, (Yahudi ve Hıristiyanlar gibi) temelsiz tartışıveren iki hasım gruptur ki, Rableri konusunda boşuna çekişmektedir. İşte bu inkâr edenler (var ya) , onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülecektir.
22:20

يُصْهَرُ بِه۪ مَا ف۪ي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُۜ

Bununla (kaynar sular ve azapla) karınları içindekiler ve derileri eritilmek (ve tekrarten giydirilmek suretiyle cezalarını çekeceklerdir) .
22:21

وَلَهُمْ مَقَامِعُ مِنْ حَد۪يدٍ

Onlar için (azap meleklerinin elinde) demirden kamçılar vardır.
22:22

كُلَّمَٓا اَرَادُٓوا اَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ اُع۪يدُوا ف۪يهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَر۪يقِ۟

Ne zaman ordan, sarsıcı-üzüntüden çıkmak isterlerse, oraya geri çevrilirler ve (onlara denir ki;) “Yakıcı azabı tadın” (kaçıp kurtulamazsınız) .
22:23

اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ ف۪يهَا مِنْ اَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤً۬اۜ وَلِبَاسُهُمْ ف۪يهَا حَر۪يرٌ

Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri ve salih ameller işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır, orada (mü’minler) altından bileziklerle ve incilerle süslenip (sevinecektir) ; ordaki elbiseleri (saf ve sağlıklı) ipek (ten dokunmadır).
22:24

وَهُدُٓوا اِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِۗ وَهُدُٓوا اِلٰى صِرَاطِ الْحَم۪يدِ

Onlar, sözün en güzeline (Kur’an ayetlerine ve Hz. Peygamberin hadislerine) iletilmişlerdir ve övülen doğru yola eriştirilmişlerdir.
22:25

اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذ۪ي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَٓاءًۨ الْعَاكِفُ ف۪يهِ وَالْبَادِۜ وَمَنْ يُرِدْ ف۪يهِ بِاِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ اَل۪يمٍ۟

Gerçek şu ki, inkâr edip (insanları) Allah yolundan (saptıranlara) ve (orada mukim) yerlilerle dışarıdan gelenler (hacc ve ümre ziyaretleri) için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azap tattıracağımız (kesindir) .
22:26

وَاِذْ بَوَّأْنَا لِاِبْرٰه۪يمَ مَكَانَ الْبَيْتِ اَنْ لَا تُشْرِكْ ب۪ي شَيْـًٔا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّٓائِف۪ينَ وَالْقَٓائِم۪ينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ

Hani Biz İbrahim’e Evin (Kâbe’nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik) : “Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf yapanlar, kıyama duranlar, rükûa ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut” ki;
22:27

وَاَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْت۪ينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ

“İnsanlar içinde Haccı ilan et. (Hacc organizelerini tertip ve teşvik et.) Gerek yaya olarak gerekse çok uzak yollardan (yorgun düşmüş çeşitli) binekler (kullanarak) sana gelsinler.”
22:28

لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ ف۪ٓي اَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۚ فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْبَٓائِسَ الْفَق۪يرَۘ

Kendileri için (bu seyahat ve ziyaretten dolayı maddi ve manevi) bir takım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah’ın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun (ki sevinsinler).
22:29

ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ

Sonra (vücutlarındaki) kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler. Beyt-i Atik’i tavaf etsinler.
22:30

ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّه۪ۜ وَاُحِلَّتْ لَكُمُ الْاَنْعَامُ اِلَّا مَا يُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْاَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِۙ

İşte böyle; kim Allah’ın haram kıldıklarını (gözetip hükümlerini) yüceltirse, Rabbinin Katında kendisi için hayırlıdır. Size (haklarında yasaklar) okunanlar dışındaki hayvanlar helal kılındı. Öyle ise iğrenç bir pislik olan putlara (şeytani sistem olan tağutlara tapınmaktan) sakının ve yalan söz söylemekten de (kesinlikle) kaçının (ki rızama ve huzura erişesiniz).
22:31

حُنَفَٓاءَ لِلّٰهِ غَيْرَ مُشْرِك۪ينَ بِه۪ۜ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَكَاَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَٓاءِ فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ اَوْ تَهْو۪ي بِهِ الرّ۪يحُ ف۪ي مَكَانٍ سَح۪يقٍ

Allah’ı birleyen (Hanif) ler olarak, O’na (hiçbir) ortak koşmaksızın. Kim Allah’a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgâr onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibi (olacaktır) .
22:32

ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَٓائِرَ اللّٰهِ فَاِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ

İşte böyle; kim Allah’ın şiarlarını (İslam’ın alamet-i farikalarını) tazim eder (büyük tanıyıp saygı gösterirse) , şüphesiz bu, kalplerin takvasındandır. (Şeair (şiarlar); Ezan, iki bayram (Ramazan ve Kurban), Hacc ve Umredeki bazı davranışlar, tesettür ve türban gibi İslam’ı hatırlatan alamet ve simgeler olup, bunların ismini değiştirmek, mahiyetini dejenere etmek, örneğin bayramları tatil ve eğlenceye çevirmek; veya mana ve maksadını bilip nefret ve hakarete yönelmek ise fasıklık hatta zındıklık alameti sayılmıştır.)
22:33

لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟

Onlarda sizin için adı konulmuş bir süreye kadar yararlar vardır. Sonra onların yerleri Beyt-i Atik’tir (Kâbe’dir) .
22:34

وَلِكُلِّ اُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۜ فَاِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ فَلَهُٓ اَسْلِمُواۜ وَبَشِّرِ الْمُخْبِت۪ينَۙ

Biz her ümmet için bir “Mensek” kıldık, O’nun kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar diye. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır, artık yalnızca O’na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanlara müjde ver.
22:35

اَلَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِر۪ينَ عَلٰى مَٓا اَصَابَهُمْ وَالْمُق۪يمِي الصَّلٰوةِۙ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ

Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.
22:36

وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَٓائِرِ اللّٰهِ لَكُمْ ف۪يهَا خَيْرٌۗ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلَيْهَا صَوَٓافَّۚ فَاِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّۜ كَذٰلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

İri cüsseli develeri size Allah’ın şiarından (kurbanlık hayvanlarından) kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşçasına ayakta durup) boğazlanırken Allah’ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkar kimselere de; ve ihtiyaç duyup isteyenlere de yedirin. İşte böyle, (asla başa çıkamayacağınız ve yakalayıp yere yıkamayacağınız bu büyük hayvanları) onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
22:37

لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَٓاؤُ۬هَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْۜ كَذٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْۜ وَبَشِّرِ الْمُحْسِن۪ينَ

(Elbette) Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah’a ulaşmaz, ancak O’na sizden takva ulaşır. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirmiştir; O’nun size hidayet vermesine karşılık Allah’ı tekbir etmeniz için ihsan sahiplerine (görevini iyilik ve güzellikle yerine getirenlere) müjde ver.
22:38

اِنَّ اللّٰهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ۟

Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.
22:39

اُذِنَ لِلَّذ۪ينَ يُقَاتَلُونَ بِاَنَّهُمْ ظُلِمُواۜ وَاِنَّ اللّٰهَ عَلٰى نَصْرِهِمْ لَقَد۪يرٌۙ

Kendileriyle savaşılan ve saldırılan (mü’min) lere (silahlı çarpışmaya) izin verildi. Çünkü onlara zulmedilmiştir (ve silahla savaşılacak olgunluğa ve hazırlığa erişilmiştir) ve şüphesiz Allah müslümanlara yardım etmeye kadirdir.
22:40

اَلَّذ۪ينَ اُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ اِلَّٓا اَنْ يَقُولُوا رَبُّنَا اللّٰهُۜ وَلَوْلَا دَفْعُ اللّٰهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ ف۪يهَا اسْمُ اللّٰهِ كَث۪يرًاۜ وَلَيَنْصُرَنَّ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَقَوِيٌّ عَز۪يزٌ

(Çünkü) Onlar, sadece; “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah’ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (hizaya getirmesi) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın isminin çokça anıldığı mescitler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah Kendi (dini) ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, Kaviy’dir, Aziz’dir (güçlü olandır, galip gelendir).
22:41

اَلَّذ۪ينَ اِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْاَرْضِ اَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ وَاَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِۜ وَلِلّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ

O (mü’minler) ki, eğer yeryüzünde kendilerini yerleştirip iktidar imkânı verirsek; namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emreder (yürütürler) , kötülüğü yasaklayıp önlerler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.
22:42

وَاِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُۙ

(Ey Resulüm) Eğer seni yalanlıyorlarsa (üzülme ve sonlarını gözle) , onlardan önce Nuh, Ad, Semud kavmi de yalanlamışlardı.
22:43

وَقَوْمُ اِبْرٰه۪يمَ وَقَوْمُ لُوطٍۙ

İbrahim’in kavmi ve Lut’un kavmi de (yalanlayıp isyana kalkışmışlardı) :
22:44

وَاَصْحَابُ مَدْيَنَۚ وَكُذِّبَ مُوسٰى فَاَمْلَيْتُ لِلْكَافِر۪ينَ ثُمَّ اَخَذْتُهُمْۚ فَكَيْفَ كَانَ نَك۪يرِ

Medyen halkı da (peygamberlerini yalanlamıştı) . Musa da yalanlanmıştı. Böylelikle Ben, o inkâr edenlere bir süre tanıdım, sonra onları yakalayıp (yerin dibine batırdım) . Nasılmış benim (her şeyi alt üst edip kökten değiştiren) inkılabım ve intikam alışım?
22:45

فَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ اَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَش۪يدٍ

(Halkı) Zulmediyorken yıkıma uğrattığımız nice ülkeler vardır ki, şimdi onların altları üstlerine gelmiş ıpıssız durmakta, kullanılamaz durumdaki kuyuları (terkedilmiş bulunmakta) , yüksek sarayları (yıkılıp viran olmaktadır) .
22:46

اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓا اَوْ اٰذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَاۚ فَاِنَّهَا لَا تَعْمَى الْاَبْصَارُ وَلٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّت۪ي فِي الصُّدُورِ

(Tarihi kalıntılardan ve yaratılış harikalarından ibret almak üzere) Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları oluversin? Çünkü doğrusu (gerçekleri görmeyenlerin ve akıl yürütmeyenlerin bedenlerindeki) gözler (kapanıp) kör olmaz; ancak sinelerindeki kalpler körleşmektedir. (Basiret ve maneviyat penceresi perdelenip kapanmakta ve artık gerçekleri görmez olmaktadır.)
22:47

وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَنْ يُخْلِفَ اللّٰهُ وَعْدَهُۜ وَاِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ

(Ey Nebim) Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar (biraz daha beklesinler) ; Allah, va’dine kesin olarak muhalefet etmez (haber verdikleri aynen gerçekleşecektir) . Gerçekten, senin Rabbinin Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (Sizlerin bazı haksızlıklara bir müddet sabretmenize karşılık Cenab-ı Hak çok daha uzun bir zaman sabredebilir anlamındadır.)
22:48

وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ اَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ اَخَذْتُهَاۚ وَاِلَيَّ الْمَص۪يرُ۟

(Tarihe ibretle bakın) Nice ülke (halkı) var ki, zulmettikleri halde onlara bir mühlet vermişizdir. Sonra onları yakalamış (ve hesaplarını görmüşüzdür.) Sonunda dönüş ancak Bana’dır.
22:49

قُلْ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّمَٓا اَنَا۬ لَكُمْ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ

De ki: “Ey insanlar, gerçekten ben sizin için sadece bir uyarıcıyım.”
22:50

فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ

Buna göre, iman edip salih amellerde bulunanlar, onlar için bir bağışlanma (mağfiret) ve üstün bir rızık vardır.
22:51

وَالَّذ۪ينَ سَعَوْا ف۪ٓي اٰيَاتِنَا مُعَاجِز۪ينَ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَح۪يمِ

Ayetlerimizin (inkârı ve hükümlerimizin kaldırılması) konusunda (mü’minleri) acze düşürücü çabalar harcayanlar, alevli ateşin halkıdır.
22:52

وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ وَلَا نَبِيٍّ اِلَّٓا اِذَا تَمَنّٰٓى اَلْقَى الشَّيْطَانُ ف۪ٓي اُمْنِيَّتِه۪ۚ فَيَنْسَخُ اللّٰهُ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ ثُمَّ يُحْكِمُ اللّٰهُ اٰيَاتِه۪ۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌۙ

Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o (Allah’tan) bir temennide bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
22:53

لِيَجْعَلَ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ فِتْنَةً لِلَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْۜ وَاِنَّ الظَّالِم۪ينَ لَف۪ي شِقَاقٍ بَع۪يدٍۙ

Şeytanın (bu tür) katıp bırakmaları, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Allah’ın) bir deneme kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler.
22:54

وَلِيَعْلَمَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ اَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَيُؤْمِنُوا بِه۪ فَتُخْبِتَ لَهُ قُلُوبُهُمْۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَهَادِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ

(Bir de) Kendilerine ilim verilenlerin, bunun (Kur’an’ın) hiç tartışmasız Rablerinden olan bir gerçek olduğunu bilmeleri; böylelikle ona tam iman etmeleri ve kalpleri tatmin bulmuş olarak ona bağlanıp (huzur ve güvene erişmeleri) içindir. Şüphesiz Allah, iman edenleri dosdoğru yola yöneltir.
22:55

وَلَا يَزَالُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْهُ حَتّٰى تَأْتِيَهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً اَوْ يَأْتِيَهُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَق۪يمٍ

İnkâr edenler ise, kıyamet-saati onlara apansız gelinceye veya kesintiye uğramış (akim, verimsiz) bir günün azabı onlara yetişinceye kadar ondan (Kur’an’dan) yana şüphe içinde kıvranıp kalıvereceklerdir.
22:56

اَلْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ لِلّٰهِۜ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ

İşte, o gün (mülk, hükümranlık) yalnızca Allah’ındır. O, (mü’min ve müstakim insanlarla, kâfir ve münafıklar) arasında hükmedip (kararını açıklayacaktır) . Artık iman edip salih amellerde bulunanlar; nimetlerle donatılmış cennetler içinde (sonsuz ve kusursuz mutluluğa ulaşacaktır) .
22:57

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا فَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ

İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar (a gelince) ; artık onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.
22:58

وَالَّذ۪ينَ هَاجَرُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ قُتِلُٓوا اَوْ مَاتُوا لَيَرْزُقَنَّهُمُ اللّٰهُ رِزْقًا حَسَنًاۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَهُوَ خَيْرُ الرَّازِق۪ينَ

Allah yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak Allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
22:59

لَيُدْخِلَنَّهُمْ مُدْخَلًا يَرْضَوْنَهُۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَعَل۪يمٌ حَل۪يمٌ

(Allah) Onları, kendisinden gerçekten hoşnut kalacakları bir yere (cennetlere) sokacaktır. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, halimdir (aceleci davranmayıp fırsat ve ruhsat tanıyandır) .
22:60

ذٰلِكَۚ وَمَنْ عَاقَبَ بِمِثْلِ مَا عُوقِبَ بِه۪ ثُمَّ بُغِيَ عَلَيْهِ لَيَنْصُرَنَّهُ اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ

İşte bu böyle: Her kim kendisine yapılan haksızlığın benzeriyle (misliyle) karşılık verirse (bu adalet gereği onun hakkıdır ama) sonra (kendisinin) aleyhine azgınlık ve saldırıda bulunulursa, Allah mutlaka onun yardımcısıdır. Şüphesiz Allah affedicidir, bağışlayıcıdır.
22:61

ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِ وَاَنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ

İşte böyle; çünkü Allah, geceyi gündüze bağlayıp katmaktadır ve gündüzü geceye bağlayıp-katmaktadır. (Güneş sisteminin ve bütün galaksilerin muhteşem deveranını ve dünyadaki mükemmel yaşam ortamını bizzat Allah yaratıp kontrolünde tutmaktadır.) Şüphesiz Allah, her şeyi en ince ayrıntılarıyla işitendir, görendir (varlıklara görme, işitme, idrak etme duygusunu bağışlayandır) .
22:62

ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِه۪ هُوَ الْبَاطِلُ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ

İşte böyle (zamanlar, olaylar ve şartlar onun kudretinden, takdirinden, hükmünden ve hikmetinden hiç bir şey değiştirmediği için… (Haşa)Bozulmaktan, yıpranmaktan, yanılmaktan, çaresiz ve yetersiz kalmaktan münezzeh bulunduğu içindir ki ) Allah Haktır. Ondan başka yalvarılan (ve tapınılan) lar ise batıldır. Gerçekten Allah en yüce ve en büyük olandır.
22:63

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۘ فَتُصْبِحُ الْاَرْضُ مُخْضَرَّةًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌۚ

Görmedin mi, Allah, gökten su indirip (yağmurları yağdırdı) , böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedici (latif olandır) , her şeyden haberdardır.
22:64

لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَهُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ۟

Göklerde ve yerde her ne varsa O’nun (mülkü ve mahlûkatıdır) . Şüphesiz Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan (Gani) dır, hakkıyla övülmeye layık olandır.
22:65

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي الْاَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِاَمْرِه۪ۜ وَيُمْسِكُ السَّمَٓاءَ اَنْ تَقَعَ عَلَى الْاَرْضِ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ

Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza vermiştir. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten tutup engellemektedir. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir.
22:66

وَهُوَ الَّذ۪ٓي اَحْيَاكُمْۘ ثُمَّ يُم۪يتُكُمْ ثُمَّ يُحْي۪يكُمْۜ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَكَفُورٌ

Size (ilk defa) hayat veren, sonra öldürecek olan, sonra da yeniden diriltecek olan O’dur. İnsan gerçekten pek nankördür (kadir kıymet bilmezdir).
22:67

لِكُلِّ اُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا هُمْ نَاسِكُوهُ فَلَا يُنَازِعُنَّكَ فِي الْاَمْرِ وَادْعُ اِلٰى رَبِّكَۜ اِنَّكَ لَعَلٰى هُدًى مُسْتَق۪يمٍ

Biz her ümmete (takip ve tatbik ettikleri) bir ibadet şekli ve hayat disiplini (Şeriat) tayin ve takdir ettik. Bu sebeple (din) işlerinde asla seninle çekişmesinler. Sen Rabbinin (dinine ve prensiplerine) çağır, şüphesiz sen en haklı ve hayırlı bir yol üzerindesin.
22:68

وَاِنْ جَادَلُوكَ فَقُلِ اللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ

(Buna rağmen) Eğer seninle mücadeleye girişirler (ve itiraz ederlerse) , de ki: “Allah, yapmakta olduklarınızı daha iyi bilir (herkes yakında nasıl bir akibete uğrayacağını görecektir) .”
22:69

اَللّٰهُ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ

“Allah, kıyamet günü, kendisinde ihtilafa düştüğünüz şey hakkında aranızda hükmedecektir.”
22:70

اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ ذٰلِكَ ف۪ي كِتَابٍۜ اِنَّ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرٌ

Allah’ın, gökte ve yerde olanların hepsini (tek tek ve tüm teferruatıyla) bilmekte olduğunu bilmiyor musun? (O halde niye üzülüyorsun?) Gerçekten bunlar bir kitapta (kayıtlıdır) . Hiç şüphesiz bunlar (ı bilmek) , Allah için pek kolaydır.
22:71

وَيَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِه۪ سُلْطَانًا وَمَا لَيْسَ لَهُمْ بِه۪ عِلْمٌۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ نَص۪يرٍ

Onlar, Allah’ı bırakıp da, (Allah’ın) kendisine bir delil indirmediği (Kur’an hidayetini nasip etmediği) ve haklarında (hiç bir) bilgileri olmayan şeylere tapınıp (ibadet-kulluk ediyorlar . Bile bile inkârcılık ve münafıklıkla) zulmedenler için hiç bir yardımcı bulunmayacaktır.
22:72

وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ تَعْرِفُ ف۪ي وُجُوهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا الْمُنْكَرَۜ يَكَادُونَ يَسْطُونَ بِالَّذ۪ينَ يَتْلُونَ عَلَيْهِمْ اٰيَاتِنَاۜ قُلْ اَفَاُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذٰلِكُمْۜ اَلنَّارُۜ وَعَدَهَا اللّٰهُ الَّذ۪ينَ كَفَرُواۜ وَبِئْسَ الْمَص۪يرُ۟

Onlara karşı apaçık ayetlerimiz (manası ve maksadı net ve kesin olarak) okunduğu zaman; Sen o (gizli) kâfirlerin (Müslüman görünen münafık kimselerin) yüzlerindeki “münker”i (itiraz, isyan ve inkârı ferasetle sezip) tanıyabilirsin. Öyle ki, nerdeyse (kirli mahiyetlerini ve sinsi niyetlerini deşifre eden) ayetlerimizi kendilerine okuyanların üzerine saldırıp çullanacak (hale gelip hırçınlaşırlar. Onlara) De ki: “Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş. Allah, onu inkâr edenlere va’detmiş bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır.”
22:73

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ ضُرِبَ مَثَلٌ فَاسْتَمِعُوا لَهُۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ لَنْ يَخْلُقُوا ذُبَابًا وَلَوِ اجْتَمَعُوا لَهُۜ وَاِنْ يَسْلُبْهُمُ الذُّبَابُ شَيْـًٔا لَا يَسْتَنْقِذُوهُ مِنْهُۜ ضَعُفَ الطَّالِبُ وَالْمَطْلُوبُ

Ey insanlar, (size) bir misal-örnek verildi; şimdi onu (can kulağıyla) dinleyin. Sizin, Allah’ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için bir araya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. (Hatta) Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa (bir sinek ilahlaştırdığınız şahıslardan bir damlacık kan ısırıp kaçsa) , bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de (acizdir).
22:74

مَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ لَقَوِيٌّ عَز۪يزٌ

(Gafil ve cahil insanlar) Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edememişlerdir. Gerçekten Allah sonsuz kuvvet ve izzet sahibidir.
22:75

اَللّٰهُ يَصْطَف۪ي مِنَ الْمَلٰٓئِكَةِ رُسُلًا وَمِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌۚ

Allah, meleklerden de insanlardan da elçiler seçmektedir. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.
22:76

يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۜ وَاِلَى اللّٰهِ تُرْجَعُ الْاُمُورُ

O, (herkesin, her kavmin ve her şeyin) önlerindekini ve arkalarındakini bütünüyle bilir. Bütün işler Allah’a döndürülmektedir.
22:77

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ

Ey iman edenler, rüku edin (Kur’ani hükümlere boyun eğin) , secdeye gidin (tevazu ve teslimiyet gösterin, başta namaz ve diğer emirleri yerine getirip) , Rabbinize ibadet edin ve hayır işleyin, umulur ki kurtuluşa erişir (felaha, refaha ve huzura yetişir) siniz.
22:78

وَجَاهِدُوا فِي اللّٰهِ حَقَّ جِهَادِه۪ۜ هُوَ اجْتَبٰيكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدّ۪ينِ مِنْ حَرَجٍۜ مِلَّةَ اَب۪يكُمْ اِبْرٰه۪يمَۜ هُوَ سَمّٰيكُمُ الْمُسْلِم۪ينَ مِنْ قَبْلُ وَف۪ي هٰذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَه۪يدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَٓاءَ عَلَى النَّاسِۚ فَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللّٰهِۜ هُوَ مَوْلٰيكُمْۚ فَنِعْمَ الْمَوْلٰى وَنِعْمَ النَّص۪يرُ

Allah yolunda, (O’nun rızasına uygun tarzda) hakkıyla cihad edin: O sizi seçmiş ve dinde size hiç bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini (nde olduğu gibi) . O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi “Müslümanlar” olarak isimlendirdi ki; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a (Kur’an’a) sarılın, sizin Mevla’nız O’dur. İşte, ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcı. (Ah bilseniz…)


Bu içeriğe emoji ile tepki ver!
Beğen
Beğenme
Kahkaha
Kalp
Üzgün
Kızgın
0
0
0
0
0
0

Yorumunuz:
Yorumunuz minimum 15 karakter olmalıdır. 0 / 416 Karakterden fazla olmamalıdır.
Bu konuya hiç yorum yapılmadı. İlk yorum sizden olsun.
Trendler
Kasas Suresi Okunuşu ve Anlamı
Mâide Suresi Okunuşu ve Anlamı
MTV Nedir? - MTV Nasıl Hesaplanır? - Motorlu Taşıtlar Vergisi Hakkında
Para Kazanmak İçin 6 Öneri
Teknoloji’nin Çevre Kirliliğine Etkisi
Teknolojinin Tehlikeleri - Dangers Of Technology
Vâkı’a Suresi Okunuşu ve Anlamı
Müminûn Suresi Okunuşu ve Anlamı
Nahl Suresi Okunuşu ve Anlamı
Reklam Banner
User Image