* YENİ SPONSORLU REKLAM *

Vâkı’a Suresi 56.Ayet
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
56:1
اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُۙ
VAKIA vuku bulduğu zaman (vaadedilen büyük devrim ve değişimle dünya ve insanlık tarihinin en önemli olayı ve daha sonra kıyamet sabahı koptuğu an , kâfirlerin, zalimlerin ve işbirlikçi hainlerin durumu nasıl olacaktır?) .
56:2
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌۢ
(Artık) O’nun vukuunu (zulüm ve küfür saltanatının çöküş olayını ve kâfirlerin dünyasının yıkılışını) hiç kimse yalanlayamayacaktır.
56:3
خَافِضَةٌ رَافِعَةٌۙ
O (olay ve onun takdir edicisi Allah (c.c) zalimleri, kâfirleri ve hainleri) aşağılatıcı, (mü’minleri, mücahitleri ve mazlumları ise) yüceltici ve onurlandırıcıdır. (O gün, münafıklar ve azgınlar yenilgiye uğramış, mücahit ve muttaki kullar ise zafere erişmiş olacaktır.)
56:4
اِذَا رُجَّتِ الْاَرْضُ رَجًّاۙ
Yer, şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı,
56:5
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّاۙ
Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,
56:6
فَكَانَتْ هَبَٓاءً مُنْبَثًّاۙ
Derken toz duman halinde savrulup dağıldığı,
56:7
وَكُنْتُمْ اَزْوَاجًا ثَلٰثَةًۜ
(Ey insanlar) Ve sizler de üç sınıf olup (birbirinizden ayrıldığınız) zaman;
56:8
فَاَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ
İşte o “Ashab-ı Meymene”, ne (kutludur o) “Ashab-ı Meymene” (meymenetli, marifet ehli ve mesuliyet sahibi mü’minler ne kadar şerefli ve şanslıdır) .
56:9
وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ
“Ashab-ı Meş’eme”; ne (mutsuz ve uğursuzdur takımdır) “Ashab-ı Meş’eme” (ki imansız, ahlâksız ve vicdansız insanlardır) .
56:10
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ
(Üçüncü sınıf olarak; İman, ibadet ve cihat hususunda, hem kendi nefisleriyle, hem küfür ve kötülük sistemleriyle mücadele edip hayırda yarış eden ve böylece) İleri geçenler (e gelince), onlar (hâkimiyet döneminde ve ahirette de) öne geçecek (ve şereflendirilecek) bahtiyarlardır.
56:11
اُو۬لٰٓئِكَ الْمُقَرَّبُونَۚ
İşte bunlar, (Rabbine ve va’dine) yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.
56:12
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ
(Bunlar) Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde (ağırlanacaktır) .
56:13
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ
(Bu öne geçenlerin) Çoğu önceki ümmetlerden.
56:14
وَقَل۪يلٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ
Birazı dasonrakilerden (olacaktır) .
56:15
عَلٰى سُرُرٍ مَوْضُونَةٍۙ
(Hakka ve hayra öncülük eden cihat ve sebat ehli seçkin mü’minler) ‘Özenle işlenmiş mücevher’ tahtlar üzerindedirler (çok mutlu ve onurludurlar) . (Bu ayetlerde geçen “Evvelin = öncekiler”; Hz. Peygamber Efendimizin mübarek sahabesine, onların tabisi ve takipçileri olan cihat ve fütühat ehline, “Ahirin = sonrakiler” ise Ahir zamandaki az sayıdaki müstakim ve mücahit mü’minlere işaret olabilir.)
56:16
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِل۪ينَ
Karşılıklı (koltuklara) yaslanmışlardır (hürmet ve muhabbetle sohbete dalmışlardır) .
56:17
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ
Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış (hiç yorulup yaşlanmayan hizmetçi) gençler dönüp dolaşır;
56:18
بِاَكْوَابٍ وَاَبَار۪يقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ
(Kendilerine) Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler (uzatılır) .
56:19
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَۙ
Bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinip bulanır. (İçtikçe huzur ve mutlulukları artacaktır) .
56:20
وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَۙ
Arzulayıp-seçecekleri meyveler (den) ,
56:21
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ
Canlarının çektiği (iştah verici ve şehveti güçlendirici) kuş et (lerinden) .
56:22
وَحُورٌ ع۪ينٌۙ
Ve iri gözlü huriler (den) ,
56:23
كَاَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ۬ الْمَكْنُونِۚ
(Ki) Sanki saklı inciler gibi (cazip ve tertemizdirler) ;
56:24
جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
(Mü’minlere dünyada) Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulacaktır) ;
56:25
لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْوًا وَلَا تَأْث۪يمًاۙ
(Cennet yurdunda) Orada, ne ‘saçma ve boş bir söz’ duyacaklar, ne günaha sokacak (ve huzur bozacak davranışlar olacaktır) .
56:26
اِلَّا ق۪يلًا سَلَامًا سَلَامًا
(Sürekli) Sadece bir söz: “Selam, selam” (diye dua ve hoşnutluk duyulacaktır) .
56:27
وَاَصْحَابُ الْيَم۪ينِ مَٓا اَصْحَابُ الْيَم۪ينِۜ
(İşte bu) “Ashab-ı Yemin”; ne (kutludur o) “Ashab-ı Yemin” ki, (Allah’a verdikleri iman ve itaat sözünde, cihat ve sadakat ahdinde vefa gösterenler ne kadar bahtlıdır) .
56:28
ف۪ي سِدْرٍ مَخْضُودٍۙ
(Onlar için cennette) Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları) ,
56:29
وَطَلْحٍ مَنْضُودٍۙ
Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları,
56:30
وَظِلٍّ مَمْدُودٍۙ
Yayılıp-uzanmış gölgeler (köşkler ve yeşillikler ortamı) ,
56:31
وَمَٓاءٍ مَسْكُوبٍۙ
Durmaksızın akan ve çağlayan su (lar) ;
56:32
وَفَاكِهَةٍ كَث۪يرَةٍۙ
Ve (daha) birçok meyveler arasında,
56:33
لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍۙ
(Ki asla) Kesilip-eksilmeyen ve (hiç biri) yasaklanmayan (meyveler, muştular) .
56:34
وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍۜ
Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler, yataklar) .
56:35
اِنَّٓا اَنْشَأْنَاهُنَّ اِنْشَٓاءًۙ
Gerçek şu ki, Biz onları, (mü’min erkek ve kadınları ahirette) yeni bir yaratma ile (cennete layık özellik ve güzellikte) tekrar inşa edip yarattık. (Onları sürekli bakireler, gençliği ve çekiciliği pörsümeyen kimseler yaptık.)
56:36
فَجَعَلْنَاهُنَّ اَبْكَارًاۙ
Onları hep bakireler (ve taze gelinler) kıldık.
56:37
عُرُبًا اَتْرَابًاۙ
Öyle ki eşlerine (muhabbet ve şehvetle) tutkun hep (aynı) yaşıt (mutlu çiftler yaptık) .
56:38
لِاَصْحَابِ الْيَم۪ينِۜ۟
(Bunların hepsi) “Ashab-ı Yemin” olanlar için (hazırlanmıştır ki) .
56:39
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ
(Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet) lerden,
56:40
وَثُلَّةٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ
Birçoğu da sonrakilerden (ahir zaman ümmetinden olacaktır) . (Bu ayetlerde ise, Hz. Adem’den, Hz. Muhammed Aleyhisselam’a kadar gelip geçmiş bütün Nebilerin mü’min ümmetlerinin evvelkileri ve sonrakileri kastedilmiş olabilir. Bu nedenle Surenin 13 ve 14. ayetleriyle, 39 ve 40. ayetleri arasında bir çelişki söz konusu değildir. Kaldı ki 14. ayette, yukarıda 11. ayette geçen “mukarrebun olan sabikun” (Hayır ve hizmet yarışında öne çıkmış ve Rabbine yakınlaştırılmış seçkinlerden) bahsedilmekte; 40. ayette ise sadece “Ashab-ı Yemin” (genel iman, iyilik ve istikamet ehlinden) söz edilmektedir.)
56:41
وَاَصْحَابُ الشِّمَالِۙ مَٓا اَصْحَابُ الشِّمَالِۜ
“Ashab-ı Şimal” (e gelince) , ne (mutsuzdur o) “Ashab-ı Şimal” (o küfür ve kötülük ehli ne acı ve alçaltıcı bir ortamdadır) .
56:42
ف۪ي سَمُومٍ وَحَم۪يمٍۙ
(Cehennemde) Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su (da yanacak) ,
56:43
وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍۙ
Ve kapkara dumandan, karanlık bir gölge içinde (kıvranıp duracaklardır) .
56:44
لَا بَارِدٍ وَلَا كَر۪يمٍ
Ki o, (cehennem) ne serindir, ne de ferahlatıcıdır. (İkram edilip rahatlatıcı hiçbir şey bulunmayacaktır) .
56:45
اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُتْرَف۪ينَۚ
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
56:46
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظ۪يمِۚ
Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.
56:47
وَكَانُوا يَقُولُونَ اَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ
Ve “Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?” diye (gururlanıp dolaşırlardı) .
56:48
اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَ
“Önceden gelip-geçmiş atalarımız da mı (diriltilip hesaba çekilecek?” diye Kur’an’ın çağrısını alay konusu yaparlardı) .
56:49
قُلْ اِنَّ الْاَوَّل۪ينَ وَالْاٰخِر۪ينَۙ
(Ey Resulüm, onlara) De ki: “Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de (geçmiş ve gelecek herkes mahşere kalkacaktır) .”
56:50
لَمَجْمُوعُونَ اِلٰى م۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ
“Bilinen bir günün buluşma vaktinde mutlaka toplanacaklardır.”
56:51
ثُمَّ اِنَّكُمْ اَيُّهَا الضَّٓالُّونَ الْمُكَذِّبُونَۙ
Sonra gerçekten siz, ey sapık olarak (Kur’an’ın hükümlerini ve haberlerini) yalanlayıcılar,
56:52
لَاٰكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍۙ
(Unutmayınız) Şüphesiz Zakkum olan bir ağaçtan (zorla) yiyecek (ve Allah’ın kahrına uğrayacaksınız) .
56:53
فَمَالِؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۚ
Böylece karınları (nızı) ondan dolduracak (ve kan kusacaksınız) .
56:54
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَم۪يمِۚ
Onun üzerine de (serinlemek ve acınızı dindirmek umuduyla) alabildiğine kaynar sudan içecek (ve içtikçe perişan olacaksınız) .
56:55
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْه۪يمِۜ
Üstelik ‘içtikçe susayan hasta develerin’ içişi gibi içmeye (mecbur kalacaksınız) .
56:56
هٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدّ۪ينِۜ
İşte bu, onların din (hesap ve ceza) günündeki azap sofrasıdır.
56:57
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ۟
Sizleri Biz (hiç yoktan) yarattık, yine de (Allah’ı ve Kur’an’ı) tasdik etmeyecek (aklınızı ve vicdanınızı kullanmayacak) mısınız?
56:58
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تُمْنُونَۜ
Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? (İçeriğinden haberiniz var mı?)
56:59
ءَاَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ
Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz? (Halâ anlamayacak mısınız?)
56:60
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوق۪ينَۙ
Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilecek (ve hiçbir güç takdirimizi değiştirecek) değildir;
56:61
عَلٰٓى اَنْ نُبَدِّلَ اَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ ف۪ي مَا لَا تَعْلَمُونَ
(İnkâr ve isyana devam ederseniz, hepinizi helak edip yerinize) Benzerlerinizi (başka insan nesillerini) getirip değiştirme ve sizi, şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde (ahirette yeniden) inşa etme konusunda da (böyledir) .
56:62
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْاَةَ الْاُو۫لٰى فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ
Andolsun, ilk inşa (yaratma) yı (bizzat görüp) bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi? (Ki aynen ve yeniden diriltilip hesaba çekileceksiniz.)
56:63
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَۜ
Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum) u gördünüz (ve harika içeriğini bildiniz) mi?
56:64
ءَاَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ
Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz?
56:65
لَوْ نَشَٓاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ
Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu (kurumuş) bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız.
56:66
اِنَّا لَمُغْرَمُونَۙ
(Şöyle de sızlanırdınız:) “Doğrusu biz, ağır bir borç altına girip-zorlandık (sermayemizi ve emeğimizi boşa harcadık) .”
56:67
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
“Belki de, biz büsbütün mahrum bırakıldık” (diye yakınıp duracaktınız) .
56:68
اَفَرَاَيْتُمُ الْمَٓاءَ الَّذ۪ي تَشْرَبُونَۜ
Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz (ve üzerinde dikkatle düşündünüz) mü? (Söyleyiniz.)
56:69
ءَاَنْتُمْ اَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ اَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ
Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?
56:70
لَوْ نَشَٓاءُ جَعَلْنَاهُ اُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ
Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; (deniz suyu gibi asla içemezdiniz, halâ) şükretmeniz gerekmez mi?
56:71
اَفَرَاَيْتُمُ النَّارَ الَّت۪ي تُورُونَۜ
Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü? (Söyleyiniz.)
56:72
ءَاَنْتُمْ اَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَٓا اَمْ نَحْنُ الْمُنْشِؤُ۫نَ
Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz (yarattınız) , yoksa onu inşa eden Biz miyiz?
56:73
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِلْمُقْو۪ينَۚ
Biz onu (Bitkileri, meyvelerini, kerestesini ve ateşini) hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu) , hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık (halâ imana gelmez misiniz?) .
56:74
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ۟
(Ey Resulüm) Şu halde büyük Rabbini (en yüce) ismiyle tesbih et (ve O’na ibadete yönel ki, bu kulluğun gereği Allah’la manevi münasebet vesilesidir) .
56:75
فَلَٓا اُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِۙ
Hayır, yıldızların yer (mevki) lerine yemin ederim, (belki de o yıldız eriyip tükenmiştir) .
56:76
وَاِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظ۪يمٌۙ
Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.
56:77
اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ
Elbette bu, (gerçekleri ve görevlerinizi bildiren, değerli ve dengeli) bir Kur’an-ı Kerim’dir.
56:78
ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ
Saklanmış-korunmuş bir Kitap’ta (yazılı ve kayıtlı bir hakikattir) .
56:79
لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ
Ki O’na (Kur’an’a) temizlenip arınmış olanlardan başkasının temas kuramayacağı (maddi ve manevi kirlerden, şehvani ve şeytani fikirlerden kurtulmadan, O’nun hakikatine ulaşamayacağı mana ve mesajını kavrayamayacağı İlahi bir hikmettir) .
56:80
تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ
(Bu Sana) Âlemlerin Rabbinden indirilmedir.
56:81
اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ
Şimdi siz bu (Hak) sözü (Kur’an’ın hükmünü) mü hor görüp – küçümsüyorsunuz?
56:82
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ
Ve rızkınızı (Kur’an’dan yararlanma nimetini ve fırsatını bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz?
56:83
فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ
Hele (Azrail ruhunuzu alırken) can boğaza gelip dayandığında (ne yapacaksınız?) .
56:84
وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ
Ki o sırada siz (sadece ve çaresizce) bakıp-duracaksınız.
56:85
وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ
(Her anında ve o sırada) Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz (ve farkında olmazsınız) .
56:86
فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ
İşte o vakit, eğer (hesaba çekilmeyecek ve) ceza görmeyecek iseniz, (öyle ise) ,
56:87
تَرْجِعُونَهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
Eğer doğru söylüyorsanız, onu, (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize (ve sevdiklerinizin ölmesini engellesenize!..) .
56:88
فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ
Eğer o (ölecek kişi hidayete eriştirilip Rabbine) , yakın kılınan (mukarreb olan) lardan ise,
56:89
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ
Bu durumda, ferahlık, reyhan (sonsuz ve kusursuz güzellikler) ve naim cennetleri onlarındır.
56:90
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ
Ve eğer “Ashab-ı Yemin”den ise,
56:91
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ
Artık, “Ashab-ı Yemin”den (mutlu ve kutlu kesimden) selam sana. (Ey Nebim, ki onlarla övünüp sevinebilirsin) .
56:92
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ
Ve eğer o, (Kur’an’ın hüküm ve haberlerini gereksiz ve geçersiz sayıp) yalanlayan sapıklardan ise,
56:93
فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ
Artık (onun için) alabildiğine kaynar pis sudan içecekler vardır.
56:94
وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ
Ve çılgınca yanan ateşe her atılışta (yanıp kavrulacaktır) .
56:95
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ
Şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir (Hakku’l-Yakin, bir hakikattir) .
56:96
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ
(Ey Resulüm Sen ve ümmetin) Öyleyse büyük Rabbini (her mübarek ve münezzeh) ismiyle tesbih edip (anın ve bütün ciddiyet ve gayretinizle ahirete hazırlanın!) .
Yorumunuz:
Trendler
Mâide Suresi Okunuşu ve Anlamı
MTV Nedir? - MTV Nasıl Hesaplanır? - Motorlu Taşıtlar Vergisi Hakkında
Para Kazanmak İçin 6 Öneri
Teknoloji’nin Çevre Kirliliğine Etkisi
Teknolojinin Tehlikeleri - Dangers Of Technology
Vâkı’a Suresi Okunuşu ve Anlamı
Müminûn Suresi Okunuşu ve Anlamı
Nahl Suresi Okunuşu ve Anlamı
Reklam Banner
